15 Haziran 2013 Cumartesi

En İyi Romantik Komediler

Herkese günaydıın :)


İki hafta verdiğimiz aradan sonra işte yine karşınızdayız. Aslında ben daha da fazla bekleme taraftarıydım ama hepimizin kendi akıl sağlığımız için bir saatliğine de olsa dış dünyadan uzaklaşmamız gerektiğini düşünerek artık tekrar yayınlarımıza başlamaya karar verdim. Başlamadan önce şu an canım Ankara'da olmasamda her zaman bu haklı direnişi desteklediğimi ve orada direnen arkadaşlarımın yanında olduğumu söylemek isterim. Şu an bizim bulunduğumuz şehirlerde belki olaylar bitmiş olabilir ama lüften hala direnen şehirlerimizi özellikle de Ankara'yı unutmayalım lütfen arkadaşlar, orası hala kötü durumda. 

Yaz tatili başlamak üzere (bazılarımız için çoktan başladı tabi) ve ben bütün yaz evde oturup sıkıntıdan kendimi camdan sallandırmayı düşünüyorum diyenlere birbirinden eğlenceli romantik komedi önerilerimle geliyoruum *.* 
Ben canı sıkıldıkça, sevgilisinden tekmeyi yedikçe, sınav akşamı canı ders çalışmak istemeyince yani gerekli gereksiz her saniye romantik komedi izleyen türden sayko bir insanım. Sinemayla yakından ilgilenir elimden geldiğince takip de ederim ama romantik komedilerin yeri bir ayrıdır. Şimdi de birkaç önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum belki çoğunu izlemişsinizdir amaaan bu mu öneri ya yedik yuttuk biz bunları diyeceksiniz ama liste gibi elimizin altında dursun istedim. :)) Duru bu türü pek sevmez ama umarım o da önümüzdeki haftalarda korku türünün iyilerini yazar da neşemizi buluruz.

E hadi başlayalım o zaman listemize. =) 
Not: bu arada film özetlerini korsanlığın alasını yaparak sinemalar.com ve diğer sitelerden alacağım ama yorumlar bana aittir. 

1. Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer)


Yönetmen: Marc Webb
Oyuncular: Zooey Deschanel, Joseph Gordon-Levitt, Chloe Moretz
Konu: Genç adam, genç kızla tanışır.. Erkek aşık olur.. Kız aşık olmaz..
Gerçek aşkın varlığına inanmayan bir kadınla (Deschanel), ona aşık olan genç adamın (Gordon-Levitt) sıra dışı, romantik ve komik hikayesi.

Ne var bu filmde?!?!: Summer Finn aşka inanmayan, hiç aşkı yaşamamış kadın, Tom Hansen ise   Ted Mosby misali aşkın büyüsüne inanan ilk görüşte Summer'a aşık olup onun peşinde koşan bir adam (biraz bizim köyden yani).  Genelde kız aşık olur bekler allah bekler ki adam kıçını kaldırsın da kızcağızı fark etsin ama bu filmde Summer farklı bir bakış açısı sunuyor biz umutsuz aşıklara. Çok sade, abartısız kendi halinde eğlenceli olan bu filmin bir diğer orijinal özelliği ise günlerin birbiri ardına sıralanmadan 500 günün karışık bir biçimde sunulması. Regina Spektor'lu, The Smiths'li soundtrack albümünü de kaçırmayın derim.  *.*

2. Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar (He's Just Not That Into You)



Yönetmen: Ken Kwapis
Oyuncular: Scarlett Johansson, Bradley Cooper, Jennifer Conelly, Drew Barrymore, Kevin Conolly, Jennifer Anniston, Ben Affleck, Ginnifer Goodwin, Justin Long
Konu: Greg Behrendt ve Liz Tuccillo’nun çok satan kitabına dayanan film, 20’li 30’lu yaşlarında Baltimore’lu bir grup insanı konu alıyor. Söz konusu insanlar ilişki havuzunun sığ kısmından evlilik hayatının derin ve bulanık sularına doğru ilerlerken bir yandan karşı cinsin işaretlerini okumaya bir yandan da “istisna yoktur” kuralına istisna oluşturmaya çalışıyorlar.

Neden izleyelim bu filmi?: Çünkü yıl olmuş 2013 sen hala o mesaj atmayınca, aramayınca, seni bir yere davet etmeyince saçma saçma bahaneler bulup ona bağlanmaya devam ediyorsun ve çok sevgili arkadaşların da onun adına bahaneler bulmak için fazla mesai yapıyorlar. Belki de seninle o kadar da ilgilenmiyordur? Ne dersin, olamaz mı?  

3. Bridget Jones'un Günlüğü (Bridget Jones's Diary)



Yönetmen: Sharon Maguire
Oyuncular: Renée Zellweger, Colin Firth, Hugh Grant
Konu: Yeni bir yılın başlangıcında, 32 yaşındaki Bridget, hayatına hükmetmeye başlamanın tam zamanı olduğuna karar verip bir günlük tutmaya başlar. Artık masasının üzerinde duran en kışkırtıcı, erotik ve histerik kitap başkaları tarafından yazılanlardan biri değil, bizzat kendi yazdığıdır. Bir tür macera havası veren bu günlükte Bridget, arkadaşlarından erkeklere, yemeklerden sekse kadar bir çok konu hakkında bir şeyler yazarken aynı zamanda yepeni bir hayata başlamaktadır.
Bridget kendisini, birbirine tam zıt karakterde iki erkeğin Daniel Cleaver (Hugh Grant) ve Mark Darcy'nin (Colin Firth) arasında bulduğunda, beklenmedik bir şeyi keşfedecektir, kendi yarattığı bu kaosun içinden onu çekip çıkaracak olan zaptedilemez karşı koyucu kişiliğini.

Bu filmi izlemek için 3 neden:
1. Bridget Jones karakteri şapşal, sakar, hafif kilolu, ne fazla güzel ne de çok çirkin, bazı anlarda ne diyeceğini bilmeyen, kendisini sürekli rezil eden, evde kalmış umutsuzca bulunduğu ortamın serseri çocuğuna aşık, bizim gibi bir kız yani. Herkesin Bridget'le en az bir tane ortak noktası vardır eminim. :)
2. Bir yandan Bridget'e gülerken Colin Firth ve minnoşum bebeğim Hugh Grant'le gözlerimiz bayram edecek. O.o
3. Bu filmi izledikten sonra oh be ben de yalnız değilmişim diyerek rahatlayacak ve serinin ikinci filmini almaya koşacaksın. İkinci film de en az ilki kadar eğlenceli *.* (Bridget Jones : The Edge Of Reason)

4. Başımıza Gelenler (Life As We Know It)


Yönetmen: Greg Berlanti
Oyuncular: Katherine Heigl, Josh Duhamel, Josh Lucas, Christina Hendricks
Konu: Holly ve Eric, tek ortak noktalarının birbirlerine nefretleri ve vaftiz kızları Sophie’ye olan sevgileri olduğunu keşfederler. Ama, aniden Sophie’nin hayatta tek sahip olduğu ebeveynler olduklarında, farklılıklarını bir kenara bırakmak zorunda kalırlar. Yoğun sosyal hayatları devam ederken, aynı çatı altında yaşayabilmenin de bir yolunu bulmalıdırlar.

Ee ne numarası var bu filmin: Bu filmde hem gülecek hem ağlayacaksın. Romantik komedilerin kraliçesi Katherine Heigl'a minnoşum benim ya diyerek bakacak, Josh Duhamel'i her gördüğünde ağzının sularını sileceksin.

5. Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada)



Yönetmen: David Frankel
Oyuncular: Anne Hathaway, Meryl Streep, Emily Blunt, Simon Baker, Stanley Tucci
Konu: New York moda dünyasının göz alıcı karmaşasında , 0 bedenli muhteşem kadınlar içindeyken saçınızın kötü olduğu bir gün iş hayatınızın sonu olabilir. İşte Runway Dergisi bu inanılmaz cehennemin tam ortasıdır. Miranda Priestly (Meryl Streep) ise moda dünyasının en güçlü kadını Runway'in korku salan kraliçesi kendisine bir asistan alacaktır. Milyonlarca kızın hayatını verebileceği bir iş ise sıradan bir NewYork'lu olan Andy Sachs (Anne Hathaway) için göz kırpmaktadır. Yapacağı iş kesinlikle kendisine saygısı olmayan insanların yapabileceği türden, yaşamı bırakıp çalışmaya dayalı bir tür Miranda köleliğidir.


Ee?: Kölelik falan bu filmi izleyen herkes eminim ki moda dünyasının görkemiyle sarsılacak ve hayallerinin arasına moda dergisi editörlüğünü ekleyecek. Sürekli mükemmel giyinen insanlar, muhteşem kıyafetler ve lüks markaların arasında yüzesim var diyorsanız koşun tüketin bu filmi derim. :)


6. Sex and the City 


Yönetmen: Michael Patrick King
Oyuncular: Sarah Jessica Parker, Kim Catrall, Kristin Davis, Cynthia Nixon, Chris Noth
Konu: Filmin konusu, ünlü dizinin HBO TV’deki bitişinden dört yıl sonrasında başlıyor. Carrie Bradshaw, en son Big ile sağlam ve kalıcı bir ilişki kurmak üzeredir. Bu ilişkinin ilk başladığından beri 10 yıl geçmiştir. Artık çıtalar daha yüksektir. Daha çok güven ve potansiyel vardır. Bu nedenle uzun metrajlı filmde zaten var olanın üzerine çok sürprizli yeni gelişmeler eklenir.


Dizisini izlemedik bişey kaçırır mıyız?: Hayır filmin başında bilmeniz gereken her şeyi anlatıyorlar. 
Dizisini yedik yuttuk biz de mi izliycez yani? .s : Evet kız, en az dizisi kadar güzel hatta diziden bile güzel diyebilirim hele Carrie'nin gelinlik çekimi yaptığı bir sahne var kii ben evlencem diye sokağa dökülürsün sonra da biber gazı yer evine geri dönersin. *.* 

7. Kadın Aklı Erkek Aklı (The Ugly Truth)


Yönetmen: Robert Luketic
Oyuncular: Katherine Heigl, Gerard Butler, Bree Turner, Eric Winter
Konu: Abby, bekârlığı dışında her soruna anında çözüm bulabilen bir TV programı yapımcısıdır. Reytingleri düşüş gösterince, işe yeni alınmış Mike’la ekip olmak zorunda kalır. Erkekler hakkında ipuçları vermekte olan bölümünün reytinglerdeki ani artışı, Mike’ın yerini garantiler. Abby, bekâr komşusu Colin’le tanıştığında ise doğru hamleleri yapmak için Mike’ın görüşlerine ihtiyacı olduğunu anlar.


Katherine Heigl - Gerard Butler ikilisini görünce mesajı aldık filmi açıyoruz şimdi tmm yoruma gerek yok Ekincim *.*


8. Cesaretin Var mı Aşka? (Jeux D'enfants)


Yönetmen: Yann Samuel
Oyuncular: Marion Cotillard, Guillaume Canet
Konu: Annesi kanser ve ölmek üzere olan Julien ve göçmenliğin zorluğu ile başa çıkmaya çalışan Sophie arasında özel bir bağ vardır. Bu bağ oynadıkları cesaret oyunu sayesinde güçlenmektedir. Oyun icabı her biri sırasıyla, diğerine cesaret gerektiren, sınava sütyenle gitmek, okulun en sert çocuğunu tokatlamak gibi, zorlu görevler vermektedir. Zamanla hayatın zorlukları da bu oyunun bir parçası haline gelmektedir. Bu oyun iki arkadaş arasında büyük bir aşkı alevlendirirken aynı şekilde birbirlerine kavuşmalarınada engel olmaktadır.


** Favori ünlü çiftlerimden Marion Cotillard ve Guillaume Canet'i tanıştıran, karşılaştıran, aşklarını başlatan film daha ne olsun yahu. "En iyi sevgili en yakın arkadaştan olur" felsefesinin köşetaşı, fransız filmi olmasına rağmen uyuz, konuşmasız ya da vik vik vik susmaksızın konuşmalı değil adam gibi film. Senaryosu, çekimleri, oyuncuları herşeyiyle izlenmesi gereken bir yapım. Kaliteli bir aşk izlemek istiyorum diyene önerilir. :))


9. 50 İlk Öpücük (50 First Dates)


Yönetmen: Peter Segal
Oyuncular: Drew Barrymore, Adam Sandler, Rob Schneider
Konu: 50 İlk Öpücük'ün ana karakterleri seviş-bırak zihniyetinde bir Kazanova olan Henry ile her gece hafızasının silinmesine yol açan ender bir nörolojik rahatsızlığa sahip sanat öğretmeni Lucy. Soğuk deniz canlıları veterineri olan Henry Roth bütün geleceğini planlamıştır.Hawai'deki Deniz Yaşamı Parkı deniz hayvanlarına bakmadığı zamanlarda, tatil aşkı arayışındaki turistlerin kalbini çalmakla meşguldür. Henry için uzun süreli bir ilişki söz konusu değildir, zira böyle bir şey, 10 yıldır planladığı Alaska'ya tekneyle gidip morsların sualtı yaşamını inceleme hayallerini sekteye uğratır.

Aşk mı var durum nedir??: Aşk var tabi aşk hem de ne aşk. Bizim herifler kıçını kaldırıp hediye almaz, sürpriz kelimesinin anlamını bilmez aşk yok takılıyoz yeaeaeae diye yavşak yavşak gezerler burda bu minnoş adam kızı her gün kendine tekrar aşık etmek için neler yapıyor. Hayır bu da adam bizimkilerin de adı adam, neyse sinirlendim bak yine. 

10. Click


Yönetmen: Frank Coraci
Oyuncular: Adam Sandler, Kate Beckinsale, Christopher Walken
Konu: Michael Newman (Adam Sandler) güzel Donnayla (Kate Beckinsale) evlidir ve çiftin iki harika çocuğu vardır. Ama genç adam onları görmeye pek fırsat bulamaz çünkü şirkete paha biçilmez katkısının, nankör patronu (David Hasselhoff) tarafından bir gün fark edileceğini ve böylece ortaklığa terfi edeceğini umarak uzun saatlerini iş yerinde geçirmektedir. Michael bütün bir geceyi ayakta geçirdiği için o kadar yorgundur ki hangi kumandanın televizyonu açtığını bir türlü bulamaz ve sinir olur. Bunun üzerine, evdeki bütün elektronik araç gereci kontrol edebilecek mükemmel bir uzaktan kumanda bulmaya karar verir. Egsantrik tezgahtar Morty (Christopher Walken) ona kesinlikle hayatını değiştirecek, deneysel, türünün tek örneği bir kumanda verir.


cCc AdamSandler cCc reyiz varsa izleriz tabi: İzle tabi kız eğlenceli film pişman olmazsın. :)


11. Çılgın Aptal Aşk (Crazy Stupid Love)


Yönetmen: Glenn Ficarra, John Requa
Oyuncular: RYAN GOSLİNG!!, Emma Stone, Steve Carell, Julianne Moore
Konu: Kırklı yaşlarında, tutucu bir adam olan Cal Weaver’ın (Steve Carell) rüya gibi hayatı vardır: İyi bir işe, güzel bir eve, harika çocuklara sahiptir ve lise aşkıyla evlidir. Fakat eşi Emily’nin (Julianne Moore) kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini öğrendiğinde “mükemmel” hayatı hızla tepetaklak olur.

Günümüzün bekarlar dünyasında, onlarca yıldır kimseyle flört etmemiş olan Cal, sudan çıkmış balığın canlı örneğidir. Boş olduğu akşamları yerel bir barda tek başına somurtarak geçiren talihsiz adam, yakışıklı çapkın Jacob Palmer (Ryan Gosling) tarafından himayesine alınır. Cal’in eşini unutması ve hayatını yaşamaya başlamasını sağlama çabası içindeki Jacob, Cal’in gözünü önündeki seçeneklere açar: Flörtçü kadınlar, erkeksi içkiler ve Supercuts ya da The Gap’te bulunamayacak bir stil anlayışı.

Cal ve Emily tamamen yanlış yerlerde olabilecek sevgiyi arayan yegane kişiler değildirler: Cal’in 13 yaşındaki oğlu Robbie (Jonah Bobo), 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica’ya (Analeigh Tipton) aşıktır. Jessica ise Cal için yanıp tutuşmaktadır. Hatta Jacob’ın her akşam yeni bir kadında izlediği yöntem bile, en iyi repliklerini kullanmasına rağmen Hannah’ya (Emma Stone) karşı etkisiz kalır. Jacob, Hannah’yı aklından bir türlü çıkaramamaktadır: Bunun nedeni belki de onun Jacob’ın profesyonelliğini ciddiye almayan ilk kadın olmasındandır.

Hii RYAN GOSLİNG miii ?!?! sus sus filme koşuyorum ben lafa tutma!!: Tmm koş sen .s Ryan reyise selam *.*

12. En İyi Arkadaşım Evleniyor (My Best Friend's Wedding)


Yönetmen: P.J. Hogan
Oyuncular: Julia Roberts, Cameron Diaz, Dermot Mulroney, Rupert Everett
Konu: Julianne Potter ve Michael, eğer uzun süre kimseyle evlenemezlerse birbirleriyle evleneceklerine dair bir anlaşma yaparlar. Ancak Michael, Kimberly ile evlenmeye karar verince onu kıskanan ve aslında ona içten içe aşık olan Julianne, bu evlilik planını bozmak için işe koyulur. Evliliğe sadece 4 gün kalmıştır ve Julianne, onları ayırmak için elinden gelen herşeyi yapacaktır.

** Biraz eski bir filmdir falan filan ama klasiklerin arasında sayılabilecek bir romantik komedidir, saftır, eğlencelidir. Klasik konu, eski film diye izlememezlik yaparsanız valla çarpılır üç gün evde yatarsınız benden söylemesi. 0.o

13. Grease


Yönetmen: Randal Kleiser
Oyuncular: John Travolta, Olivia Newton-John
Konu: 1950’lerde geçen filmin öyküsü, bir grup liseli Amerikan gencinin gündelik hayatlarını, müzikli ve neşeli bir şekilde anlatır. Öykünün merkezinde Danny ve Sandy’nin ilişkisi vardır. Danny ve Sandy yaz tatillerinde birbirlerini tanımış ve aşk yaşamış bir çifttir. Tatil bitince ve okullar açılınca ayrıldıklarını düşünürler. Oysa o sene Sandy de Danny’nin okuluna gelecektir. Ama sorun şudur ki: Danny yaz tatilindeki gibi kibar ve romantik biri değildir. En azından çevresinde öyle tanınmamaktadır. Danny okulun en fırlama gençlerinin oluşturduğu bir çete olan T’Birds’ün lideri konumundadır neredeyse. Sandy, yaz tatilinde tanıdığı Danny’nin çok dışında bir Danny ile karşılaşır.


Iyk çok eski bu ya yıl olmuş 2013 bunu mu izliycez yani of .s : Valla eski meski aç izle o yılları yaşa o saçma danslara gül eğlen yıl olmuş 2013 sen hala bunu izlemediysen o da senin ayıbın aç hemen aç milletin John Travolta'nın tipine hareketlerine gül. *.*


14. Mesajınız Var (You've Got Mail)


Yönetmen: Nora Ephron
Oyuncular: Tom Hanks, Meg Ryan
Konu: Joe fox kitap marketleri zinciri sahibi bir patrondur.Kathleen Kelly ise işlettiği küçük kitapçı dükkanı ile Fox'un acımasız rekabetine karşı koymaya çalışan küçük bir işletme sahibidir.Kader bu 2 ayrı insanı internette karşı karşıya getirir.


**Çok doğal ve samimi bir film "Mesajınız Var". Tee internet yazışmalarının ilk dönemlerinde tanışan iki insanı anlatıyor, izleyin izleyin eski iyidir her zaman. :)


15. Kadınlar (The Women)


Yönetmen: Diane English
Oyuncular: Meg Ryan, Eva Mendes, Debra Messing, Annette Bening, Jada Pinkett Smith
Konu: Mary’nın (Meg Ryan) en yakın arkadaşı stil uzmanı Sylvie Fowler (Annette Benning), kusursuz şıklığı ve hızlı işleyen zekası ile mutlu bir bekar ve saygıdeğer kadın magazini CACHET’in baş editörü. Mary ve Sylvie’nin bu sıkı dostluklarına, eksantrik bir anne ve buna ek olarak sürekli çocuk sahibi olmak isteyen Edie Cohen (Debra Messing) dahil oluyor. Ve son olarakta gruba, insanlara duymak istedikleri son şeyleri rahatlıkla söyleyebilen, büyüleyici kadın avcısı ve mizah deneme yazarı  Alex Fisher (Jada Pinkett Smith) katılır. 


DİKKAT DİKKAT !! Bu film ERKEK İÇERMEZ !!! yani kaslı kaslı heriflerin asice yataktan kalkmasını izleyemiycez malesef ama onların kadınlar üzerinde bıraktıkları etkiyi, zararı, ziyanı görebilcez. Filmde erkek varlığı o kadar güzel hissettiriliyor ki, ilk izlediğimde filmde erkek yüzü görmediğimi fark etmemiştim bile. Bir yazıda bu bilgi notunu okumasaydım 830812948843 kere izlesem yine fark etmezdim, siz de öyle olacaksınız. Aldatıyorlar, hamile bırakıp gidiyorlar, ya da hayatımıza girmek bile istemiyorlar, görmesek de her yerde piçler yani. Amaan bıktık erkeklerden anca pınçır pınçır gezip kalbimizi kırıyorlar biraz da kendimizi görelim canım diyorsanız kesinlikle önerebileceğim bir film. :)


16. Juno


Yönetmen: Jason Reitman
Oyuncular: Ellen Page, Jennifer Garner, Jason Bateman, Michael Cera

Konu: Yaşıtlarının çoğu MySpace’teki veya Facebook’taki sayfasını güncellerken, alışveriş merkezlerinde alışveriş yaparken Minnesota’lı zeki bir kız olan Juno (Ellen Page). hayatını kendi koyduğu kurallara göre yaşar. Her zamanki gibi sıkıcı geçen bir öğle sonrasında erkek arkadaşı Paulie Bleeker (Michael Cera) ile sevişmeye karar verir.

Cinsel ilişki sonrasında önceden planlanmamış bir hamilelikle yüz yüze kalan Juno ile en iyi kız arkadaşı Leah (Olivia Thirlby), Juno’nun henüz doğmamış bebeğini evlat edinecek bir aile bulmak için bir plan geliştirirler. İkisinin gözüne kestirdiği ilk aile, evlat edinme özlemiyle yanıp tutuşan Mark ve Vanessa Loring (Jason Bateman ve Jennifer Garner) çifti olur.

Biricik kızlarının Bleeker ile cinsel ilişkiye girdiğini öğrendikten sonra ilk şoku atlatan ailesi de Juno’ya yardımcı olmak için devreye girer. Juno’nun gözüne kestirdiği çiftin “düzgün olmayan” bir çift olmadığından emin olmak isteyen Baba Mac, biricik kızının bebeğine uygun aile bulma girişimlerinde ona eşlik eder. Bu arada üvey annesi Bren de, 18 yaş altı hamilelikle ilgili önyargılarla boğuşan Juno’ya duygusal destek sağlar.

Sonbalar kışa, kış ilkbahara dönüşürken Juno artık doğum yapacağı güne adım adım yaklaşmaktadır. Juno’nun fiziksel görünümündeki değişiklikler onun kişisel olgunlaşmasının aynası olurken, bebeği evlat edinmek isteyen Mark ve Vanessa çiftinde tam ters yönde gelişmeler olur ve görünüşte mutlu hayatlarında çatırdama sinyalleri başlar.
Böyle bir durumla karşılaşan ergenlik çağındaki genç kızların tipik öfkesinden uzak duran Juno, karşısına çıkan problemlerin üstüne korkusuzca giderek engelleri tek tek ortadan kaldıracak; bunu yaparken gençlik enerjisini sonuna kadar sergilemekten çekinmeyecektir.



** Ülkemizde pek yaygın olmayan ama Amerika ve Avrupa'da epey yaygın olan "16 and pregnant" durumunu ele alıyor bu film. Elbette kimse 16 yaşında hamile kalmak gibi bir durumla karşı karşıya kalmak istemez, Juno da öyle. Ama bu film bu pek de hoş olmayan durumu karalar bağlayarak yas tutarak değil de eğlenceli ve komik bir biçimde anlatmayı başarabilmiş. Juno'nun pek de kadınsı olmayan, rahat, eğlenceli kişiliğini ve kocaman karnıyla lise koridorlarında dolaşmasını izlemekten hoşlanabilirsiniz diye düşündüm. Hatıladığım kadarıyla bol ödüllü olan bu film şimdiden minik bir klasik bile sayılabilir. :)


17. Yalancı Yalancı (Liar Liar)


Yönetmen: Tom Shadyac
Oyuncular: Jim Carrey, Maura Tierney, Justin Cooper
Konu: Jim başarılı bir avukattır.Fakat, jim oğluna sürekli yalan söylemektedir. Oğlu doğum gününde babasının yalnızca bir gün yalan söyleyememesini diler ve komedi başlar.


E tamam iyi film güzel film de geçti artık bu filmler bizden .. :/ E ne diyim birazcık haklı olabilirsin benim çok küçükken izlediğim bir film bu ama izlemeyenler hala izleyebilir ve biz de arada nostalji yapabiliriz sanki ha ? :)


18. Kesinlikle, Belki (Definitely, Maybe)


Yönetmen: Adam Brooks
Oyuncular: Ryan Reynolds, Abigail Breslin, Isla Fisher, Rachel Weisz, Elizabeth Banks
Konu: Will Hayes 30 yaşında, bir kız çocuk sahibi olan ve boşanmanın eşiğine gelmiş bir babadır. Anne ve babasının hikayesini öğrenmek isteyen küçük Maya, Will'i geçmişe geri döndürecektir. 1992 yılında başlayan ve üç farklı kadınla apayrı bir ilişki yaşadığı bu hikayede, Will sevgililerinin isimlerini Maya'dan özellikle saklar. Böylelikle Maya annesinin Will'in hangi sevgilisi olduğunu tahmin edecektir. Bayan Hayes Will'in kolej aşkı Emily mi, uzun süre dostu olan April mi, yoksa özgür ruhlu idealist gazeteci Summer mıdır?


** Gosling olsun Reynolds olsun bu Ryanlar hep tatlı hep tatlı minnoş ya. bu film de böyle aşırı sexi romantik bir film değil de daha saf, masum olanların arasına koyabileceğimiz bir film. Bacak kadar haliyle aşk yaşadığım nadir çocuklardan Abigail Breslin var Ryan abimiz var e daha ne olsun!


19. Sevgililer Günü (Valentine's Day) 


Yönetmen: Garry Marshall
Oyuncular: Anne Hathaway, Patrick Dempsey, Julia Roberts, Jessica Alba, Taylor Swift, Taylor Lautner, Jessica Biel, Ashton Kutcher, Bradley Cooper, Eric Dane, Jennifer Garner, Emma Roberts, Topher Grace, Queen Latifah, Jamie Foxx
Konu: Filmde; Los Angeles'ta, Sevgililer Günü'nde on farklı hikâyenin birbirleriyle kesişmesi anlatılıyor.


Bütün ünlüler toplanmış, hayırdır bi iş mi var? Var tabi var 10 dkda bir Patrick Dempsey, Ashton Kutcher, Bradley Cooper, Eric Dane görceksin daha ne olsun! Valla bu Garry Marshall'ın özel günler temalı bol ünlülü - az konulu filmleri tuttu :) Sevgililer Günü'nü beğendiyseniz aynı temada Yılbaşı Gecesi'ni de önermekteyiz *.* 


20. Aşk Engel Tanımaz (Notting Hill)


Yönetmen: Roger Michell
Oyuncular: Julia Roberts, Hugh Grant, Mischa Barton, Emily Mortimer
Konu: Anna Scott, dünyanın en tanınmış film yıldızıdır. Bütün magazin dergilerine kapak olmuştur ve ne yapsa anında bütün dünya bundan haberdar olmaktadır.

William Thacker ise bir kitabevi sahibidir. İşi durgundur. Cehennemden çıkmış bir ev arkadaşı vardır. Ve boşandığından beri, bir aşk hayatı yoktur.

Her ikisi için de 'bir şey' ya da 'biri' eksik gibidir. Notting Hill'de bir yerde karşılaştıklarında Anna ve William'ın aklından geçen son şey aşktır.

** Yine bu film çok güzel, eski filmler iyidir dersem gözüme biber gazı sıkacaksınız bıktınız artık biliyorum ama napıyım insan sevdiği filmlerin listesini yazmaya çalışınca böyle oluyor anlayın beni =( GÜZEL BU FİLM ESKİ AMA NYS.

21. Aşkta Herşey Mümkün (Something's Gotta Give)


Yönetmen: Nancy Meyers
Oyuncular: Jack Nicholson, Diane Keaton, Keanu Reeves, Amanda Peet
Konu: Altmışlardaki Harry Sanborn, kadınlarla ilişkilerinde hala genç olan, uslanmaz bir playboydur. Yeni kız arkadaşı Marin ile Marin'in annesinin Hampton daki yazlık evine giderler ve orada Marin'in annesine yakalanırlar. Bu esnada Harry kalp krizi geçirir ve hastaneye kaldırılır. Bir süre hastanede kaldıktan sonra eski gücünü toplayana kadar Harry Marin'in annesinin evinde kalır ve Marin'in annesi gönülsüzce Harry'e bakmaya başlar. Başlarda birbirlerinden hiç hoşlanmayan Harry ve Erica yalnız kaldıkları zamanlarda yavaşça birbirlerine ısınmaya başlarlar. Bu esnada Harry'in iki rakibi vardır; birisi Erica'nın kendisine aşık olan yakışıklı doktoru ve eski alışkanlıkları...

** Keanu'nun patlıcan olmayan halini özleyenlere...

22. Hayatım Yalan (Just Go With It)


Yönetmen: Dennis Dugan
Oyuncular: Jennifer Aniston, Adam Sandler, Brooklyn Decker, Nicole Kidman
Konu: 1969 yapımı Cactus Flower'ın yeniden uyarlaması...

Bir plastik cerrrahi uzmanı olan Danny McGabe, kadınları tavlamak için sıradışı bir yöntem kullanmaktadır: Evlilik. Bekar olan Danny evli ama mutsuz olduğu yalanı ile tek gecelik bir çok ilişki yaşamıştır. Evlilik onun emniyet kemeridir. Ta ki hayatının aşkı Palmer ile karşılaşana dek... Kendisinden yaşça küçük bir ilkokul öğretmeni olan Palmer, ona yalan ve çapkınlık dolu eski hayatını unutturmuştur.

Ancak Danny, günün birinde cebinde unuttuğu alyans nedeniyle Palmer'a yakalanır ve boşandığını söylemek zorunda kalır. Elbette bu durumda yalanını destekleyecek eski bir eş bulmak zorundadır, yardımına işyerindeki Katherine Murphy koşar. Katherine ile evli olduğu yalanını yutturmaya çalışan Danny, bir de çocukların devreye girmesi ile iyice zor durumda kalır.


** Adam Sandler da iyiydi de bi aralar çok bozdu diyenler bu filmde eski Adam'ın geri dönüşünü görebilirler :)

23. Aşk Tarifi (No Reservations)


Yönetmen: Scott Hicks
Oyuncular: Catherine Zeta-Jones, Aaron Eckhart, Abigail Breslin
Konu: Baş aşçı Kate Armstrong (CATHERINE ZETA-JONES) hayatını, Manhattan’daki 22 Bleecker Restaurant’ı yönettiği gibi yönetmektedir: Çevresindeki herkesi hem etkileyen hem ürküten hata kabul etmez bir yoğunlukla. Kate çılgın tempolu her öğünde nefes kesici bir ustalıkla tüm gücünü ortaya koyarak, yüzlerce yemeği koordine eder, leziz soslar hazırlar, her bir yemeği mutlak bir mükemmellikle pişirir ve süsler. Perde arkasında daha rahat olan Kate mutfağının güvenli ortamından sadece kendisine mâl olmuş bir yemekle ilgili iltifatları kabul etmek, ya da nadiren, onun tekniğini sorgulamaya cüret eden bir müşteriyle kapışmak için çıkar. Kate, işten sonra, çoğu akşam gece yarısı bile olmadan yatar ve şafakla birlikte kalkarak o günün taze yemeklerinde kullanılacak balıklar için rakiplerini alt etmek üzere balık pazarına gider. Kate’in mükemmeliyetçi mizacı, ekibine katılan, neşeli ve vurdumduymaz yeni aşçı yardımcısı Nick Palmer (AARON ECKHART) tarafından sınanacaktır. Mutfakların yeni yükselen yıldızlarından biri olan Nick çalışırken opera dinlemeyi ve etrafındakileri güldürmeyi tercih etmektedir. Gerek hayata gerek mutfağa gelişigüzel yaklaşımı Kate’inkinden daha farklı olamaz; ama yine de aralarındaki elektrik yadsınamaz ölçüdedir… tabi granit tezgahtan aşağı sallanan çatalların çıkardığı sesleri andıran uyuşmazlıkları da öyle. Kısa süre önce hiç beklenmedik bir şekilde hayatına giren 9 yaşındaki yeğeni Zoe’yle (ABIGAIL BRESLIN) başa çıkmak zorunda oluşu evdeki dengesini de alt üst etmiş olmasa, işteki bu çalkantıyla başa çıkmak Kate için daha kolay olabilirdi. Parlak ve algıları güçlü bir kız olan, balık kroketi kaz ciğerine tercih eden Zoe doğal olarak Kate’in günlük yaşantısını sekteye uğratmaktadır, ama Kate nasıl yapacağını bulur bulmaz onu evinde gibi hissettirmeye kararlıdır.

24. Benimle Evlenir misin? (27 Dresses)


Yönetmen: Anne Fletcher
Oyuncular: Katherine Heigl, James Marsden, Malin Akerman, Edward Burns
Konu: Uzun soluklu bir gelin nedimeliği kariyerini sürdürmeye karar vermiş gibi duran Jane’in kendi mutlu sonu her ne kadar pek ufukta gözükmemekteyse de, gizliden gizliye aşık olduğu patronunun kalbi, kız kardeşi tarafından çalınınca, Jane de bu nedimelik kariyerinin bir yerlerinde hata yapmış olabileceğini düşünerek, herşeyi, tekrar gözden geçirir.

Jane her zaman için çevresindeki kişilere çok iyi davranan ve onların mutluluğunu önemseyen bir insan olmuştur. Ama bu özenin küçük bir kısmını bile kendine göstermemektedir. Bütün yaşamı insanları mutlu edebilmek üzerine kurulu olan Jane, gardrobunda duran yirmiyedi tane nedime elbisesi ile bunu kolayca kanıtlayabilecek durumdadır. Önemli akşamlardan birinde Jane, Manhattan ve Brooklyn arasındaki farklı düğün organizasyonları arasında mekik dokuyup nedimelik kariyerini yüzünün akıyla kotarırken, bu düğün bağımlısının yeteneği gazetesinde gelinler hakkında yazı yazan gazeteci Kevin’ın gözüne takılır.

Jane, Kevin’ın kuşkucu mantığının kendisinin değer verdiği hemen hemen her şeyin (yani düğünlerin) mantığının karşısında olduğunu farkeder. Jane’in bir zamanlar mükemmelen düzenlenmiş hayatını daha da karmaşıklaştıracak bir adım, kendi kız kardeşi Tess (Malin Akerman) tarafından atılır. Tess, Jane’in patronu olan George’un kalbini anında çalar. Tess, her zaman yardımsever olan ablasına planlanması gereken bir düğün daha çıkartır: Kendisi ve George’un düğünü. Fakat Jane’in George’a karşı olan duyguları onu sarsıcı aydınlanmalara ve belki de yeni bir hayatın başlangıcına sebep olacaktır.



** Ay Katherine bebeğimin o lanet kızkardeşi yok muu tam bir kaltak !! Bak kızım; seni bulduğum yerde indiririm ona göre -.-


25. The Truman Show



Yönetmen: Peter Weir

Oyuncular: Jim Carrey, Laura Linney, Paul Giamatti, Ed Harris, Natascha McElhone

Konu: Truman çok güzel bir adada yaşamaktadır... Fakat bu ada, Truman dışında her şeyin sahte olduğu bir ortamdır ve doğduğu günden itibaren devamlı olarak seyirciler tarafından izlenmiştir. Truman, bunun hiç farkında olmaz,  ta ki öldüğünü sandığı babasını görene dek.

** ayyyh bıktık klasik romantik komedilerden bu ne be!! diye evde direnişe geçenlerin imdadına Truman Show yetiştiiii !!!!! Alın size kapı gibi film kapı gibi Jim Carrey kapı gibi de senaryo !!

26. Tatil (The Holiday)


Yönetmen: Nancy Meyers
Oyuncular: Kate Winslet, Cameron Diaz, Jude Law, Jack Black
Konu: Film fragmanları üreten bir reklamcılık firmasının sahibi olan Amanda Woods (Cameron Diaz), Güney Kaliforniya’da yaşamaktadır. Londra’da yayınlanan Daily Telegraph gazetesinin popüler evlendirme köşesine yazılar yazan Iris Simpkins (Kate Winslet) ise, yaşamını İngiltere’nin kırsal kesimindeki çok şirin bir kır evinde sürdürmektedir. Iris ile Amanda birbirlerinden 6.000 uzakta yaşadığı halde duygusal açıdan aynı konumdadırlar. Noel’in hemen öncesinde ikisi de erkek arkadaşlarını yaşamlarından bir süreliğine çıkartmaya karar vermiştir. Kısacası ikisi de nostaljik Noel şarkıları söyleyecek modda değildir. Noel tatilinde şehirden uzaklaşmak isteyen Amanda, karşılıklı ev değişimi konusunda uzmanlaşmış bir internet sitesine girdiğinde sorunlarının mükemmel panzehirini Iris’in İngiltere’deki kır evinde bulur. Bunun üzerine Amanda ile Iris arasındaki yazışmalar, iki haftalığına karşılıklı olarak birbirinin evine taşınmak için anlaşmayla sonuçlanır. Mevsimlik Santa Ana rüzgarlarıyla ısınan ılık bir kış gününde Los Angeles’a inen Iris, Amanda’nın Brentwood semtindeki evine taşınır. Çok geçmeden de Hollywood’un Altın Çağı’nın ünlü senaryo yazarı Arthur (Eli Wallach) ve Amanda’nın eski erkek arkadaşıyla beraber çalışan film müziği bestecisi Miles (Jack Black) ile arkadaş olur. Öte yandan Iris’in karlarla kaplı kır evine yerleşen Amanda da, uzun süredir özlemini çektiği tek başınalığın sıcaklığına kavuşmuştur. Ancak Iris’in yakışıklı erkek kardeşi Graham’ın (Jude Law) evin kapısını tıklatmasıyla olayın rengi değişmeye başlar. Beklenmedik gelişmelerin ard arda gelmesiyle iki kadın da en iyi yolculukların bagajların geride bırakıldığı noktada başladığını keşfedeceklerdir.


Bu yönetmen Nancy Meyers hanımı sanki bi yerlerde daha gördük Ekin iyi mi bu kadın nedir yani .s Valla saygı duyduğumuz bir yönetmenimiz kendisi. Şuradan anladığım kadarıyla birçok ünlü romantik komediye imza atmış bir yönetmen ve aynı zamanda senarist. *.*


27. Kaza Kurşunu (Knocked Up)


Yönetmen: Judd Apatow
Oyuncular: Katherine Heigl, Seth Rogen, Leslie Mann, Jason Segel, Paul Rudd
Konu: Allison Scott (Katherine Heigl) hayatını dolu dolu yaşayan 24 yaşında bir magazin gazetecisidir. Ancak aşırı alkollü olduğu bir gece Ben Stone adlı (Seth Rogen) sorumsuz ruhlu bir gençle yaşadığı bir gecelik ilişki istenmeyen hamilelik sonucunu getirince hayatı raydan çıkar. Bebeğini tek başına büyütmek ile babasını daha iyi tanımak ikilemiyle yüz yüze kalan Allison, biraz aptalca gibi gözükse de genç adama bir şans vermeye karar verir.

Hayatını belli bir düzene oturtma arzusu taşımayan çocuk ruhlu bir erkek olan Ben, çocuğunun annesiyle beraber olmak istiyorsa büyük bir karar vermek zorunda olduğunu öğrenir. Ya yoluna aynen devam edecek, ya da aile resminin içerisinde yer alacaktır. Ayrıca, bir gecelik ilişkiden sonra “Sen yoluna ben yoluma” diyerek ve  kapıyı çarpıp terk ettiği bir kadınla evlilik yoluna girebilmek hayli zor bir iştir. Birbirleri hakkında daha çok ayrıntı keşfettikçe,hiç de ruh ikizi olmadıkları hatta ayrı dünyaların insanları oldukları gerçeği de acı verici şekilde ortaya çıkacaktır.

Çevrelerinde örnek alabilecekleri tek çift, Allison’un dominant ruhlu kız kardeşi Debbie (Leslie Mann) ile kılıbık eniştesi Pete’dir (Paul Rudd). Bu durum herşeyi daha da karmaşık hale getirir. Bebeği beraber büyütmeyi başarabilecekler midir? Ömür boyu mutlu hayat ortaklığının sırrı nedir? İki kadeh içki eşliğinde tek gecelik ilişki yaşanıp bitmiştir, ama kafa karıştırıcı bir sürü karmaşık sorunun yanıtlarını bulmak dokuz aylık süreyi alacaktır.

-Ekincim alınma da sen bu Katherine Heigl'la kafayı bozdun sanırım .s Napıyım kadının yaptığı her film güzel her film minnoş izlemeden edemiyorum :(

-Anaa Jason Segel mi varmış o filmde ?! Var da tam bir pislik, sapık rolünde :/ Marshall Eriksen isimli minnoş insanla aşk yaşayanların izlemesini önermiyoruz :(

-Yönetmeni nasıl bilirsiniz? Bak bunu iyi dedin kız Judd Apatow abimiz baya başarılı bir yönetmen ve senarist şuradan diğer filmlerini de görmenizi öneririm :)

28. Aman Tanrım (Bruce Almighty)


Yönetmen: Tom Shadyac
Oyuncular: Jim Carrey, Morgan Freeman, Jennifer Aniston
Konu: Bruce Nolan, New York'lu bir televizyon muhabiridir. Bruce her şeyden şikayet etmekte ve tanrıya yakarmaktadır. Tanrı bir gün bu yakarışlara cevap verir ve Bruce'nin karşısına bir insan olarak çıkar ve kendi gücünü ona verir kısa bir süreliğine. Komedi de işte başlar Bruce artık bir tanrıdır...

29. Seni Uzaktan Sevmek (Going the Distance)


Yönetmen: Nanette Burstein
Oyuncular: Drew Barrymore, Justin Long, Leighton Meester
Konu: Erin ve Garrett, birbirleri ile iyi vakit geçiren, oldukça uyumlu bir çifttir. Erin işi nedeniyle San Fransisco'ya dönmek zorunda kalır ve ardında yine işi nedeniyle New York'ta kalmak zorunda olan Garrett'ı bırakır. İlişkileri her ne kadar iyi gitse de, aradaki mesafeden dolayı bu aşkın biteceğini düşünmektedirler.
Ancak bekledikleri giibi olmaz, birbirleri olmadan geçen anlamsız altı haftadan sonra aradaki mesafeye rağmen ilişkilerini yürütmeye karar verirler. Oysa ilişkileri aradaki mesafeden değil, yanı başlarındaki dostlarından dolayı zora girecektir.

DİKKAT DİKKAT BU BİR DUYURUDUR!! Uzak ilişkiden göbeğimiz çatladı diyenlere acilen önerilir bu film!! Açıkçası ben hiç yaşamadım ama yaşayan bir arkadaşıma bu filmi izlettiğimde kendi ilişkisinden birçok noktayı orada gördüğünü söylemişti. (test edildi, onaylandı yani film :))

30. Bay Evet (Yes Man)


Yönetmen: Peyton Reed
Oyuncular: Jim Carrey, Zooey Deschanel, Bradley Cooper, Terence Stamp, Sasha Alexander
Konu: Filmde Jim Carrey, kendi kendine yardım programına yazılan Carl Allen adlı bir adamı canlandırıyor. Söz konusu program tek ve basit bir ilkeye dayanmaktadır: Her şeye “evet” demek. İlk başta, evet gücünü açığa çıkarmak Carl’ın hayatını inanılmaz ve beklenmedik biçimlerde değiştirir, ama çok geçmeden anlar ki hayatını sonsuz olasılıklara açmanın bazı olumsuzlukları da olabilmektedir.

Jim Carrey'le ilgili de sorunların var gibi .. neyse .. Bayanlarda Katherine Heigl, beylerde Jim Carrey bok çekse izlerim o.0


Eveet beyler bayanlar listemizin "şimdilik" sonuna gelmiş bulunmaktayız ama yeni film çıktıkça, ya da ben eski film keşfettikçe listeye ekleme yapmaya devam edeceğim böylece kapı gibi listemiz olacak cebimizde ve sıkıldıkça aradan seçip izleyebileceğiz *.* 

İnce çalışmalarımla hazırladığım yazarken böyle iş mi olur diye arada kendime küfrü bastığım ya da filmdeki aşkları görüp benim niye sevgilim yok yeaeaeaeae diye pınçır pınçır ağladığım bazen de umutla oturduğum kafedeki çocukları kestiğim (ve hiç yakışıklı bulamadığım) yani  iyi kötü kafamı dağıttığım, duygularımı biraz olsun döktüğüm bu yazımı umarım beğenirsiniz :)

Bu arada sormazsam çatlarım sizce en iyi romantik komedi hangisi? 
AA Ekin şu filmi de unutmuşsun ama ayıp! utan kendinden şimdi -.- diye sinirlendiğiniz filmler var mı?
Öneri olur eleştiri olur her türlü yorumunuzu heyecanla bekliyoruz. :)

2 yorum:

  1. güzel filmler ve güzel bir yazı. anam ben romantik komedi sevmem ama biraz romantizmin kimseye zararı dokunmaz. Bu aralar Ekin'imin yanında olamasam da yorum yaparak ona destek olmak istedim:) evet ben Duru. Siz okuyucularımı özledim ama en çok dostumu özledim. Babe bence bu listeye biraz garip kaçacak bir film var ama romantik Kader Avcıları. Konu çok ilginç kaderle alakalı tesadüflerle ve içinde sizi ağlatacak derecede yoğun duygularla yaşanan bir aşk var. İzleyiniz öpüldünüz. Ekin dostum sen de izle bi yorum yapak tartışak yaww. Seni seviyorumm <3

    YanıtlaSil
  2. Babe ben de seni çok özledim, artık gel şu bloga da bize bir gerilim filmi listesi yap da neşemizi bulalım yahu :)) Telefonda filmi bugün izlerim demiştim ama sanırım uykum ağır bastı yatıyorum ama yarın söz *.* seni seviyorum minnoş, öptüm.

    YanıtlaSil